Yürüyen Budalalar olarak 29. seyahatimizde Kıbrıs’ı ziyarete niyet eyledik…
Engin Akdeniz’in ve sonsuz gökyüzünün arasında, aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit’in dünyaya geldiğine inanılan güzelim bir adaya, vakti zamanında İmparator Antonius tarafından Klopatra’ya hediye edilmeye layık görülen Kıbrıs’a gideceğiz…
Mavi Vatan deniyor etrafına, Yavru Vatan deniyor Kıbrıs’a… Tarihimizin, coğrafyamızın bir parçasına, başına ne sıfat getirildiğinden bağımsız olarak vatanımızın nadide bir bölgesine gideceğiz…
Leadra Palace Kapısı’nı, St.Hilarion Kalesi’ni, Girne Kalesi’ni, Mağusa Limanı’nı, Lefkoşa Mevlevhânesini, Lala Mustafa Paşa Camii’ni, Aziz Mamas Kilisesi’ni, Bellapais Manastırı’nı, Karaoğlanoğlu Şehitliği’ni, Yavuz Çıkartma Plajı’nı, Kaçakçının Köşkü’nü, Geçitköy Barajı’nı, Bandabulya Çarşısı’nı, Osmanlı hanlarını ve daha nicesini hafızamıza kaydedeceğiz.
Girne’nin, Lefkoşa’nın, Gazi Mağusa’nın, Güzelyurt’un sokaklarında yürüyeceğiz. Beşparmak Dağları’nı, Yeşil Hat’tı ve İskâna kapalı Maraş’ı temâşa edeceğiz. Portakal ve yasemin kokularının birbirine karıştığı bahçelerin önünden geçeceğiz… Köy pazarlarında vakit geçireceğiz…
Akdeniz’in köpüklü sularıyla yıkadığı sahillerini adımlayacağız… Günü Akdeniz’den doğurup batıracağız…
Fenikeliler’in, Persler’in, Makedonyalı İskender’in, Romalılar’ın, Araplar’ın, Haçlıların, Luzinyanlar’ın, Tapınak Şövalyeleri’nin, Cenevizliler’in, Osmanlılar’ın, Karamanlılar’ın, Yörükler’in, İngilizler’in, Rumlar’ın, Avrupalıların adayla münasebetlerini konuşacağız…
Zenon’u, Aziz Barnabas’ı, İmparatoriçe Theodora’yı, Guy of Lusignan’ı, Sokullu Mehmed Paşa’yı, Lala Mustafa Paşa’yı, Piyale Paşa’yı, II.Selim’i, Namık Kemal’i, Kâmil Paşa’yı, Dr. Fazıl Küçük’ü, Başpiskopos Makarios’u, Georgios Grivas’ı, Nikos Sampson’u, Cengiz Topel’i, Rauf Denktaş’ı, Alparslan Türkeş’i, Vamık Volkan’ı, Asil Nadir’i, Feri Cansel’i, Nil Burak’ı, Derviş Zaim’i, Şeyh Nazım Kıbrısî’yi, Hüseyin Çağlayan’ı anmaya ve anlamaya çalışacağız…
Berlin Kongresi’ni, Lozan Anlaşması’nı, Kanlı Noel’i, Kıbrıs Türktür Cemiyeti’ni, türk Mukavemet Teşkilatı’nı, EOKA’yı, ENOSIS’i, tatile çıkan Ayşe’yi, Annan Planı’nı konuşacağız…
O cânım “Kıprıs” ağzıyla Dillirga’yı, Mağosa Limanı’nı, Portakala Atışalım’ı, Dolama’yı hem dinleyip, hem de dilimiz döndüğünce söyleyeceğiz.
Fişlerimiz prizlere olmayacak… Soldan akan trafikte biraz yalpalayacağız… Yolumuzun üstüne Kıbrıs eşekleri çıkınca duracağız… Akdeniz’in tuzlu rüzgârları sarhoş edecek bizi… Okaliptus ağaçlarının hışırtısı yer edecek zihnimizde… Hellim peynirlerini paketleteceğiz Türkiye’e götürmek üzere…
Yusufçuk mandalinasından yapılan limonataların tadına bakacağız, şeftali kebabı yiyeceğiz, con kahvesi içeceğiz, bulabilirsek pirohu, kolakastır, lalangı, molehiya ve pilavunayı deneyeceğiz…
Muhtemelen tez zamanda yeniden Kıbrıs’a dönmek niyetiyle şehirlerimize geri döneceğiz…
***
Üç günlük seyahatimizin detaylarını öğrenmek ve Yürüyen Budalalar’ın bu seyahatine katılmak isteyenlerin bize geri dönmesi rica olur…